Unutulmuş bir eşyayım. Üstü tozlanmış, bir köşede bekliyorum. Birileri için en önemli anlarda yanlarına alınmış sonra da bırakılan bir eşya. Yakınlık yok , sevgi yok , dürüstlük yok . Hiçbir duygu yok . Sadece kullanılmışlık hissi var , daha fazlası değil . Her an kırılabilir bir eşya , çoğu yerinde büyük çatlaklar var . Bazı çatlaklar açık , bazı çatlaklar bantlarla kapatılmaya çalışılmış . Pek de çirkin olmuş . Zoraki gülümsemelerin yer edindiği dudaklarım kıvrım yeteneğini kaybediyor . Kalbim katran karası , yaşama sevincim ölü . Niye varım diyorum kendi kendime . Gerçekten niye varım ? Kırılmak ve kırmak için mi ? Ölü mü beklemek için mi ? Niçin ? Hissedemiyorum artık. Ruhumu her gün biraz daha kaybediyorum. Kendimi affetmeyeceğim , kimseyi affetmeyeceğim . Sonra öleceğim.
Olmak istediğiniz gibi olun. Sevilmek zorunda değilsiniz. Bırakın birileri size kendini beğendirsin. Şeklim, şemalim budur deyip devam edin yolunuza. İsteyen yanınızdan yürür, isteyen karşı kaldırımdan.
Sokaklarda yatak odası kıyafetiyle dolaşan her kadın sapıktır..
Yazı kime ait bilmiyorum 2019 yılında beğendiğim için not almışım yazıyı. Bugün denk geldim ve paylaşmak istedim. Buyurun sizleri yazıyla baş başa bırakıyorum.
Bir algı var; sapık dendiği zaman sadece akla erkek gelir.. Oysa; sokakların sapık kadınlardan da temizlenmesi lazım ki, toplum bir nebze ıslah olsun..
Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!)
Bir erkek avret mahallini iyice belli edecek tarzda çok dar bir pantolon giyse, sapık/rezil vs. diye bağırırsın.. Ama giydiğiniz taytlardan her hattınızı belli ederken kendiniz adına neden utanmazsınız?
Haa o sizin özgür yaşam tarzınız değil mi? Peki erkeklere niye yok o özgürlükten? Sen baştan aşağı avret olduğun halde, tayt giyme özgürlüğünü kendine hak biliyorsun da, erkeğin özgürlüğünü neden alıyorsun elinden?(!) Senin avretinin belli olması moda, erkeğin ki sapıklık öyle mi?
Otobüste/metro da bedeninin kokusunu şişeler dolusu parfüm sıkıp güzelleştirip, burunların direğini kıran ve erkeğin yanından ifil ifil geçtiğinde beyne direk şehvet hormonları uyarısı verecek kadar kokulanan bir kadın; "bana bakma" dediği gibi "beni koklamayın" da diyebilir mi?
Ben, helal olduğu halde hiç çarşı pazarı göğüsleri yarıya kadar görünür tarz da gezen abi/amca görmedim. Siz gördünüz mü? Görsek "sapık" diye koşarız değil mi adamcağızın peşinden?
Peki ben, domates seçerken sapık ablanın göğüslerini neden görmek zorundayım? Erkek göbekten yukarısı helal olduğu halde asla böyle gezmez/gezemezken, kadınlar göğüs avretini açıpta geziyor ve bu sapıklık olmuyor öyle mi?
Bir bankta kalçasının tam altına gelecek kısalıkta şort ile oturan bir adamın yanına çocuğunuzu oturtur musunuz?
Ne münasebet deli midir, sapık mıdır nedir?! Teklifim bile nasıl çirkin değil mi annesi?
Peki aynı şekilde oturan, kalçasından aşağısı çıplak bir kadının giyinişi, neden seni aynı şekilde rahatsız etmiyor? Vel hasıl kelam; sokaklar da yatak odası kıyafetiyle dolanan her kadın da bir o kadar sapıktır!
Toplumun ahlakını bozuyorlar! Toplumun kalitesini düşürüyorlar! Bugün o çocuklar çarşı pazarda bir ablanın göğsünü, kalçasını, bacaklarını görmek zorunda kalıyorsa, bu da bir "ÇOCUK VE TOPLUM İSTİSMARIDIR"….
Sevda nedir? Nasıl ilerler? Neye göre benimsenir? Neyi sever? Hep bilmiyorum derler? Sen gibi yapar, ederler. Kaç mum kadar sevdan diye sorar ederler, kaç eder? Sevda mumun kaç odaya ışık saçar diye merak ederler, kaç yüreğe dokunur bilmek isterler, oysa ki her insan hayatında bir kez sevda mumu yakar, ya bir kez söner ya da ömür boyu diğerinin sevda mumu ile hep yanar döner. Sevda mumlarınızı hak etmeyen kimseye harcamayın, çünkü değer bilmeyen Deniz’e atar geçer. Sorun denize atması değildir, deniz de ne yapmasını bilmez öylece o mumu karanlığa gömer.
Çatlaklardan kanlar sızmış , boynu bükük çiçekleri sulamış . Kalbimdeki yaralar çatlamış bir toprağın arasından çıkan çiçek bahçesi gibi . Üstten pek de güzel , içine girince pek de çirkin . Kanlar sarmış etrafını , çiçekler çevrelemiş kanları. Yaralarım çiçek kokuyor . Kalbim çiçeklerin ölü toprağı.