GÜLEN ADAMIN ÖLÜMÜNE DAİR
Bir gün alırken canını bir faninin,
Ansızın geçmişti önünden, Azrail'in,
Yine gülüyordu kuşlara,
Yine bakıyordu insanlara,
Ve yine geziniyordu sokaklarda...
Azrail çıkarken ölüm getirdiği evden,
Gülen adamdı kapıda, onu bekleyen...
Geçti Azrail gitti adamın önünden,
Arkasından bir kahkaha duyuldu hemen,
"İnsanlar senden kaçar hep,
Sense benden kaçıyorsun demek,
İnsanlara göre deliyim ama,
Senin içinde pek iyi biri olmasam gerek"
Azrail döndü baktı ardındaki mezcuba,
"Sen kötü biri değilsin ey fani!
Ama vaktin gelmedi henüz,
Hak icazet vermediyse
Ne yapsın sana Azrail!
Öyleyse git yoluna,
Ölüm vadesi dolmadan,
Gelmez insanoğluna"
Adam güldü yeniden,
Ardından hiç bozuntuya vermeden dedi ki
"Müsade etmezsin seninle gelmeme,
Ama alırsın sevdiklerimi de bir bir,
Madem istemezsin beni,
Bana bu zulmün niyedir?"
Bu kez gülen azraildir adama,
"İmtihan benim olsa
Getireyim sana sevdiklerini...
Hak cenneti nasip edecekse kuluna,
Uğruna elbette bir şeyler kaybetmeli"
Yanağından bir damla döküldü yere gülen adamın,
Sonra acı bir inilti duyuldu.
Yürekten dile düştü ateş.
Gülen adam ağlıyordu,
Ağlıyordu hıçkıra hıçkıra ilk kez...
"İmtihanım başım gözüm üstüne,
Ama hasret, bu hasret yok mu?
Yanında hafif kalır getirdiğin ölüm bile
Yine de gelemezsin mi diyorsun benimle?
Ben gitmeye bu kadar gönüllüyken hem de,
Dem bu dem değilse,
Ne sen bana görünürsün
Ne de ben sana rastlarım bu evin önünde.
Bu kader değil de nedir öyleyse"
Azrail ağlayan adama baktı,
"Ey insanoğlu
Ömür sabır demektir.
Varsa nasibin bu dünyada,
Sabır ölümü vaktiyle beklemektir.
Bir sonraki karşılaşmamızda,
Söz veriyorum!
Seni almadan,
Dönmeyeceğim semaya."
Gülen adam başı önde,
Kurularken gözyaşlarını öylece,
Azraille dostlukları başlamıştı o gün
İşte tam da böyle...
Sonra gecelerden bir gece,
Yeniden karşılaştı,
Bu iki eski dost,
Azrail sözünün eriydi belli ki!
Aldı gülen adamın canını,
Karanlık bir harabede,
Nasır tutmuş ayaklarından,
Permeperişan saçlarına kadar...
Sinsi bir soğuklukla gezindi,
Tâkatsiz bedeninde...
Yalnızca yüzüne dokunmadı,
O kaygısızca gülmekte olan yüzüne,
Kan çekildi, ten bembeyaz kesildi,
Ama gülmeye devam etti gülen adam,
Kıyamete kadar da
Gülmeye devam edeceği gibi...
-PembeBirKrizantem
(Şiirin bu kısmını paylaşmak konusunda kararsız kaldım ama asıl kararı okuyucunun vermesi gerektiğini düşünüyorum. Yorumlarınızı bekliyorum.)
123 notes
·
View notes
Ah be sevgili öyle seviyorum ki seni ; cümlelere, şiirlere, yazılara konu olamaz. Çünkü sevgimi yazacak şair ve sevgimi anlatan şiir var olmadı daha. Senin yanında yaşımı sorsalar söyleyemem yaşımı, çünkü bilirsin bana bir bakışınla 15 ya da 30 yaşında hissettiren bir sen varsın. En güzel gülüşü sorsalar, bana değmeyen ve asla değmeyecek olan gülüşünü seçerim. Gülünce çok güzel bir adam oluyorsun ve ben bununla nasıl başa çıkılır bilmiyorum. Kötü hissettiğim bir zamanda gülünce kısılan gözlerini izler ve dudaklarının nasıl kıvrıldığına bakarım. Sen gülünce sevgili, içimdeki kötü his bir toz bulutu olur ve yavaş yavaş uzaklaşır benden senin gülümsemen benim ilacım gibidir.Üzgün olduğum zaman mutlu olmamı sağlayan tek kişi sensin, ilacım olan sensin. Benden kaç kilometre ötede de olsan benim ilacım yine ve yine sensin be sevgili. Ne güzel demiş Cemal Süreya: " Uzaktan sevmediyseniz birini hiç sevdim demeyin.... "
Gözlerine bakıp bir gün söylemek istiyorum;
Mor saçlarının bana verdiği hissi,
Gözlerindeki ışıltıları,
Gülümsemenin huzurunu,
Ve daima ne kadar uzakta olsanda benim her zaman yanımda olmanın verdiği hissi bir gün gözlerine bakıp söylemek istiyorum.
Senin haberin olmasa da ben sen gülünce güldüm, ağlayınca ağladım. Bunlar basit duygulardı belki ama benim için herşey demekti.
Benim sevgim basit bir sevgi değildi ama öylesine bir sevgi de değildi. En güzeliydi benim sevgim, sen ne kadar da bilmesen de sevgili.
Biliyordum aslında o benim güneşim ve ben milyarlar arasında bir yıldızdım.
6 notes
·
View notes